Elektrikli aracınızı şarj ederken çok yakınında durmayın!

Elektrikli araçlar, karbon salımını azaltmaları ve fosil yakıtlı taşıtlara göre daha çevre dostu olmalarıyla uzun süredir “temiz ulaşımın” simgesi olarak gösteriliyor. Ancak bu dönüşümün her adımı sanıldığı kadar sorunsuz ilerlemiyor. Los Angeles’ta yapılan yeni bir araştırma, hızlı şarj istasyonlarının çevresinde beklenmedik düzeyde hava kirliliği oluştuğunu ortaya koydu.

UCLA araştırmacılarının yürüttüğü çalışmaya göre, çoğunluğu Tesla Supercharger olan 50 farklı hızlı şarj istasyonunda yapılan ölçümlerde, bu alanlardaki havanın ince partikül (PM2.5) miktarı kentsel ortalamalara kıyasla yaklaşık iki kat fazla çıktı. İnce partiküller, solunum yoluyla doğrudan akciğerlere ulaşabilen ve sağlık açısından risk taşıyan küçük parçacıklar olarak biliniyor.

Araştırmada, bu istasyonlardaki hava kalitesi değerleri genellikle metreküp başına 15 ila 20 mikrogram arasında ölçüldü. Bu oran, Los Angeles’taki ortalama şehir havasında görülen 7 – 8 mikrogramlık değerin oldukça üzerinde. Hatta benzin istasyonlarında ölçülen yaklaşık 12 mikrogramlık seviyeyi bile geçmiş durumda. Daha çarpıcı olan ise, incelenen şarj istasyonlarının yarısında Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınır değerlerin aşıldığının görülmesi.

Sorun, şarj cihazlarının içindeki güçlü fanlar

Araştırmanın yazarlarından Yuan Yao’ya göre bu durumun temel nedeni, hızlı şarj cihazlarının soğutma sistemlerinde kullanılan güçlü fanlar. Bu fanlar çevredeki tozu, fren balatalarından ve lastiklerden kopan parçacıkları havaya karıştırarak doğrudan insanların bulunduğu alana yönlendiriyor. Yani, sorunun kaynağı şarj cihazlarının kendisi değil, etrafındaki partiküllerin cihazlar tarafından havaya taşınması.

Çalışmayı yöneten UCLA Çevre Sağlığı profesörü Yifang Zhu ise, bu etkilerin yalnızca şarj istasyonlarının çok yakın çevresinde hissedildiğini belirtiyor. Farklı mesafelerde yapılan ölçümler, birkaç metre uzaklıkta kirliliğin hızlı bir şekilde azaldığını gösteriyor. Yüzlerce metre mesafede ise değerler, şehir arka plan seviyelerine kadar düşüyor.

Zhu’ya göre bu durum, şarj istasyonlarını tamamen sorgulamak yerine, planlama aşamasında bazı önlemler alınması gerektiğini gösteriyor: “Bu teknolojileri yaygınlaştırırken, çevresel etkileri de dikkate almalıyız. Özellikle şarj ekipmanlarının yarattığı lokal kirlilik göz ardı edilmemeli.

Araştırma, elektrikli araçların çevresel avantajlarını reddetmiyor. Aksine, fosil yakıtlı araçların yaydığı gazların, kansere neden olan maddeler ve iklim değişikliğini hızlandıran kimyasalları içerdiği vurgulanıyor. Ancak dikkat çekilmek istenen, bu yeni teknolojilerin her aşamasının da tamamen “temiz” kabul edilmemesi gerektiği.

UCLA araştırmacıları, solunum yoluyla alınan ince partiküller için güvenli bir eşik bulunmadığını ve dolayısıyla mümkün olduğunca uzak durmanın en akılcı tercih olacağını belirtiyor. Şarj cihazlarının yakınında yapılan ölçümlerde, sadece toz değil; fren ve lastik kaynaklı metal parçacıklarına da rastlandı.

ABD genelinde hızlı şarj istasyonlarının sayısı hızla artarken, bu konu daha da önemli hale geliyor. Sadece 2025’in ikinci çeyreğinde 700’den fazla yeni istasyon hizmete girdi. Toplam sayı 11.400’ü geçmiş durumda ve önümüzdeki yıl yüzlercesi daha açılacak.

You May Have Missed