Mehmet Altan yazdı | Basın tarihi: Türklerle Yunanlılar arasında “gay” polemiği…

Mehmet Altan*

Geçen yıl, Avusturya’nın en eski gazetesi olan Wiener Zeitung‘un kapandığı günlerde ABD’li teknoloji şirketi Apple’ın piyasa değeri de ilk kez 3 trilyon doların üzerine çıktı. Sadece bu gelişme bile teknolojik değişimin boyutlarını bize göstermeye yetiyor. Basılı iletişim yöntemi bitiyor, dijital iletişim yayılıyor.

* * *

Dijital iletişimin kalbinin attığı yer de YouTube. YouTube, videoları küresel olarak paylaşmaya yarayan dünyanın en büyük ve en etkili platformu. 2021 yılı itibarıyla YouTube’un aylık 2 milyardan fazla aktif kullanıcısı var. 31 milyondan fazla YouTube kanalı bulunmakta. 196 milyonun üzerinde abone sayısıyla en çok aboneye sahip kanal. YouTube ziyaretçilerinin her ay yaklaşık 6 milyar saat video izlediği tahmin ediliyor. Google’ın ardından dünyanın en büyük ikinci arama motoru olarak da anılıyor. Bunları yeniden anımsatayım.

* * *

Basın Tarihi için 2007 yılındaki medyayı tararken aynı Avusturya gazetesi gibi şimdi artık yayımlanmayan Vatan Gazetesi‘nin 17 yıl önceki “Türk-Yunan Savaşı kızıştı” sürmanşetinin yanı başındaki küçük puntolu cümlede YouTube’a rastladım: “YouTube’da eşcinsel polemiği rekor kırıyor.”

* * *

Sürmanşetin altındaki “Yunanlıların Ata’ya hakaretine Türkiye’den anında 129 videoyla ‘ağır yanıt’ verildi” açıklamasının yanı başında iki spot yer almaktaydı.

İlk spotta şunlar yazılıydı: “VATAN’ın dikkat çektiği internetteki ‘sanal savaş’ı izleyenlerin sayısı dün 14 binden 482 bine çıktı… Ata’ya ve Türk halkına hakaret içeren Yunan videolarının kaldırılması için YouTube yönetimine Türkiye’den 140 bini aşan şikâyet e-postası gönderildi.”

* * *

Hemen yanındaki ikinci spot da şöyleydi: “Günde 100 milyon videonun yayınlandığı YouTube’da günün en çok izlenen videosu Türklerle Yunanlılar arasındaki ‘gay’ polemiği çıktı. Gay suçlaması Yunanlıları çileden çıkarırken karşılıklı küfürleşme doruk noktasına ulaştı.”

* * *

YouTube’un doğmasından kısa süre sonra 6 Mart 2007’deki Vatan Gazetesine haber olan bu gelişmeyi daha geniş bir çerçeveye oturtmak için Vikipedi’deki “YouTube’a Türkiye’den erişimin engellenmesi” maddesine baktım.

6 Mart için şunlar yazılıydı: “Türkiye kanunlarına dayanılarak Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri tarafından ilki 6 Mart 2007’de, ikincisi ise 17 Ocak 2008’de olmak üzere birkaç kez engellenmiştir. Bu engelleme, Türkiye’de ve dünyada çeşitli yankılar uyandırmıştır. 31 Ekim 2010 tarihinde ise bir telif ajansı Atatürk‘e hakaret eden videoların hakkını satın aldı ve sonra siteden kaldırdı.”

* * *

Madde, “6 Mart 2007 engellemesi” ara başlığıyla şöyle devam ediyor: “18 yaşındaki Yunan öğrenci Kostas Papafloratos tarafından ‘Stavreatos’ takma adıyla 3 Mart 2007’de YouTube‘a yüklenen ve Mustafa Kemal Atatürk‘e hakaret içeren video, Türkiye’de tepkilere neden oldu.

İlgili haberlerin 5 Mart günü basında yer alması üzerine harekete geçen T.C. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Savcısı Nurten Altınok, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne talimat vererek, konuyla ilgili görüntüleri istedi. Söz konusu görüntüyü inceleyen Altınok, 25 Temmuz 1951 tarihine ait 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun gereğince T.C. İstanbul Nöbetçi 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nden videoya erişimin engellenmesini talep etti.”

* * *

“6 Mart 2007 tarihinde başvuruyu karara bağlayan mahkeme, 2007/384 sayılı kararında ‘Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafı, Türk Bayrağı üzerine İngilizce küfür içeren yazılar yazılarak aşağılandığı anlaşıldığından talebin kabul edildiğini belirtti.

Bununla beraber, erişimin durdurulduğu bu dönem içerisinde, herhangi bir uluslararası vekil sunucu ya da anonim kullanımı sağlayan web siteleri kullanılarak siteye bağlantı sağlanabildi.

Erişim engelleme kararının ardından YouTube yetkilileri, gerekenin yapılacağını bildirdi. İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ne tekrar başvuran Savcı Nurten Altınok, sitedeki hakaret içeren unsurların kaldırılması durumunda erişim yasağının da kaldırılması talebini iletti. Videonun kaldırılması üzerine YouTube sitesine erişim olanağı 6 Mart 2007 tarihinde tekrar verildi.”

* * *

Daha önce bir yazımda,”Medyayı derinden etkileyen özelliği, YouTube’un hem küresel iletişimi ve özgürleşmeyi sağlayan yeni bir dünya agorası, hem de patronu ve karışanı olmayan yeni bir iş alanı olması” demiştim…

Sonra da eklemiştim: “‘Patronu ve karışanı olmayan’ dedim ama Çin, İran, Suudi Arabistan gibi Türkiye’nin de YouTube’a getirdiği yasaklarla anıldığını gördüm.”

* * *

Tam 17 yıl önceki bir gazetede bu ilk yasağın medyaya yansımasına yeniden şahit oldum. YouTube’la ilk kapsamlı ilişkimiz kavga ve yasaklamayla başlamış gibi görünüyor. Bana tanıdık bir davranış biçimi gibi geldi.

* * *

Teknolojik gelişim bütün insanlığa özgür ve demokratik alanlar açıyor. Ama açılan bu alanları dolduracak insanların zihinsel düzeyi, henüz o teknolojik gelişmenin boyutuna erişebilmiş gibi gözükmüyor. Bu sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde böyle. Bizim diğer ülkelerden farkımız, bu teknolojik gelişmenin yarattığı medyaları insanların gelişimi için özgür bırakmaktaki isteksizliğimiz. Ama belli ki hiçbir yasak bu teknolojik gelişimin önünde duramayacak. Ve bu gelişim sonunda dünyanın her yerinde kendine uygun bir insan türü yaratacak.


P24’ten alınmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir